.

   
  M.KEMAL ATATÜRK
  Atatürk'ü Etkileyen Olaylar ve Fikirler
 
Atatürk'ü Etkileyen Olaylar ve Fikirler

Çocukluğu ve eğitim ve öğrenim sürecinde (1881-1905) şüphesizdir ki, Mustafa’yı etkileyen insanların başında babası ve annesi gelmektedir. Ali Rıza Efendi, bir öğretmen çocuğudur ve yıllarca Gümrük, Evkaf memurluklarında bulunmuştur. Boş zamanlarında askerlik mesleği ile ilgilenmiş, Gönüllü askerlere talim yaptırmıştır. Selanik’te kurulan “Gönüllüler Taburu” nun da kurucuları arasında bulunmuştur. Memuriyeti bırakarak, kereste ticaretine başlayan Ali Rıza Efendi, bu işi sırasında haraç isteyen çetelerle de çatışmayı göze alabilecek yapıda bir insandı. Oğlu Mustafa’ya “adam olmak için okumak, öğrenmek şarttır. Başka çare yoktur” diyen Ali Rıza Efendi, geniş görüşlü, modern düşünceli, yeniliklere açık aydın bir insandı. Mustafa’yı Mahalle Mektebi’nden alarak, çağdaş bir eğitim kurumu olan Şemsi Efendi Okulu’na vermesi de, onun yenilikçi, parlak kişiliğini göstermektedir. Zübeyde Hanım ise, Ali Rıza Efendi’ye göre daha muhafazakar bir insandı. Fakat, aydın, bilge bir Türk anasıydı. Çocukları çok sever ve onların üzerine titrerdi. Zübeyde Hanım, doğuştan akıllı bir kadındır. Oğlu Mustafa, annesinin üzerindeki etkisini, fedakarlığını her zaman saygıyla anacaktır. Zübeyde Hanım, güçlü bir beden yapısına sahip olduğu kadar, güçlü bir iradeye de sahipti. Yeterince eğitim görmemiş, ama okumayı yazmayı öğrenmişti. “Bilge” kişiliklerinden dolayı annesine “Molla Hanım” , kendisine de “Molla Zübeyde” denilirdi.

Genç Mustafa Kemal’in kişiliği bakımından üzerinde durulması gereken bir nokta da, daha 12 yaşında babasını kaybederek “yetim” kalmış olmasıdır. Psikolojik açıdan, kendi geleceği hakkında yine kendisinin bağımsız, özgürce karar vermesinde yetim oluşunun rolü bilim adamlarınca kabul edilmektedir. “Yetim çocuklarda gelişen ‘güçlenme içgüdüsü’ çoğu kez onları amaçlarına ulaştırmaktadır” diyen, İsviçreli bilim adamı psiko-analizci Dr. Pierre Retchnick, şu tespitte bulunmaktadır: “Bu konuda en güzel örnek çocuk yaşta babasını yitiren Mustafa Kemal Atatürk’tür. Kendini ülkenin yararlarına adayan Atatürk’ün bu çapta bir kişi olmasının en büyük etkenlerinden biri, babasının o küçük yaştayken ölmesidir.” Mustafa Kemal’in sonradan çocuklara çok büyük sevgi duymasının ve ilgi göstermesinin temelinde de, küçük yaşta babasız kalması yatmaktadır. Mustafa Kemal, yaşamı boyunca çocuklarla yakından ilgilenecektir. Özellikle yetim, yoksul çocuklara olduğu gibi, diğer çocuklar için de çocuklara açılan bir sevgi kucağı olacaktır. Kimilerini ödüllendirecek, kimilerini de manevi evlat olarak koruması altına alacaktır. Türk çocuklarının eğitim öğretimleriyle de ilgilenecek, her gittiği yerde okulları ziyaret edecektir.

Mustafa Kemal’in kişiliğinin şekillenmesinde rol oynayan dönemlerden biri de onun dayısının çiftliğinde geçirdiği yaklaşık altı aylık süredir. Çiftlikte geçen bazı olayları bir pedagog gözüyle değerlendiren Prof. Dr. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Atatürk’teki “yaratıcılık, ağaç ve hayvan sevgisi”nin çocukken yaşadığı bu “yaratıcı çevre”nin eseri olduğu kanaatindedir: “Yaratıcılığın var olmasında en büyük etken çocukluk çağındaki çalışmalardır. Eğer çocuk daha küçük yaşta iken yaratıcı bir çevre içinde yaşar, kendine göre oynama, deneme, yaratma olurlukları bulursa, onda yaratıcılık doğar zamanla da gelişir. Sonunda da sosyal randımanlar verir. Bence bu yaratıcılık bir kalıt (genetik) şekli olmayıp kişideki dirim enerjisinin sosyal randıman şeklinde oluşmasıdır... İşte Atatürk’ün çocukluk hayatında böyle bir yapıcılık, yaratıcılık devri olduğunu öğreniyoruz...Mustafa’nın çocukluk, ilk gençlik hayatında ellerle yapılan işleri ne kadar çok merak ettiğini gördük...Atatürk’ün çocukluğunda, gençliğinde ele aldığı işler hep faydalı işler, sosyal randıman verici işlerdir, kafa işleri, gönül işleridir. Marangozluk, çiçekçilik, hayvancılık hep böyledir. Sosyal kişiliğin var olmasına yarayan işler işte bu gibi işlerdir...” Bu dönemde, Atatürk’ün kişiliğinin oluşumunda onu yetiştiren öğretmenler de önemli bir yer tutar. Mustafa Kemal hayatının her döneminde, mesleğinde başarılı, mesleğinin gerektirdiği özellikleri taşıyan, nitelikli öğretmenlere sahip olmuştur. Bu hem kendisi, hem de Türk milleti için büyük bir mutluluktur. Öğretmenleri onu çok değişik biçimlerde etkilemiş, ona çok yararlı bir rehberlik yapmışlardır. Şüphesiz, onu olumsuz manada etkileyen öğretmenleri de vardır. Bunlar arasında geleneksel eğitimin yapıldığı Mahalle Mektebi ve buradaki “Hüsnühat” öğretmeni Çopur Hafız Emin Efendi ile Mülkiye Rüştiyesi’nde Matematik öğretmeni ve müdür yardımcısı olan ve “Kaymak Hafız” diye anılan Hüseyin Efendi sayılabilir. Bu öğretmenlerinden ilki, çocukları yere oturtarak, dizlerinin üzerinde yazı yazdırdığı için; ikincisi de genç Mustafa’yı haksız yere dövdüğü için onu olumsuz yönde etkilemiş olmalıdırlar. Bunların, Atatürk’ün yaptığı çağdaş atılımları “kötü bir örnek” olarak etkilediklerini ve yine Mustafa Kemal’i benzer eğitim kurumlarının kaldırılması yönünde yönlendirmiş olduğunu düşünmek mümkündür. Nitekim, yıllar sonra Mustafa Kemal Kurmay Subay olarak Selanik’te bulunduğu sırada okuduğu Şemşi Efendi İlkokulu ile Mahalle Mektebi’ni ziyaret etmiş; Hafız Mehmet Efendi’nin Mahalle Mektebi’nin kapısında koca bir kilit asılı olduğunu görmüş, “kapanması isabet olmuş” demiştir. Yine Harp Okulu’nda öğrenci iken, Kaymak Hafız Hüseyin Efendi ile ilgili olarak da, “kendisini çoktan affettim. Mülkiye Rüştiyesi’nden ayrılmamda bu kaba ve insafsız hareketi başlıca rol oynamıştır” diyecektir.

Bu dönemde Mustafa Kemal’i olumlu yönde etkileyen ve onun Atatürk haline gelmesinde çok büyük katkıları olan öğretmenlerinin başında şüphesizdir ki, Şemsi Efendi gelmektedir. Az önce kısaca değindiğimiz gibi Şemsi Efendi, eğitim tarihimizde yeni pedagojik yöntem ve uygulamaları ilk deneyenlerdendir. Öğrencileri bir üst düzey olan Rüştiyedeki öğrencilerden daha bilgili yetişiyorlardı. Atatürk’ün dinde bağnazlığa karşı görüşlerinde, yenilikçi fikirlerinde, disiplin duygularının gelişmesinde Şemsi Efendi’nin öğretim ve uygulamalarının önemli bir payı vardır. Mesela, Atatürk’ün Harf İnkılabı sırasında takip etmiş olduğu yöntemler ve verdiği mesajlar, Şemsi Efendi’nin ilk okulda kendilerine alfabe öğretirken kullandığı “heceleme ve okuma” yöntemindeki yenilikleri hatırlatmaktadır.

Yüzbaşı Mustafa Bey, Atatürk’ün Selanik Askeri Rüştiyesi’nde Matematik öğretmenidir. Öğrencisinin yeteneklerini sezip, ona “Kemal” adını vermiştir. Böylece onun kendisinden ve arkadaşlarından farklı ve üstün durumunu tespit etmiş, ona, daha iyiye, daha güzele doğru gitmek için sürekli bir teşvik nedeni sağlamıştır. Prof. Dr. Yahya Akyüz’ün ifadesiyle, “bu çok önemli tarihi olayı, M. Kemal Atatürk’ü sürekli, daha büyük başarı ve faziletler peşinde koşmaya iten bir destek olarak değerlendirmek gerekir”. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ün bir lider olarak “akılcı” ve “hesap-kitap adamı” olmasında doğrudan rol oynayan bir faktör olarak Matematik sevgisi kabul edilecek olursa, (ki bu dönemde sevdiği derslerin başında Matematik gelmektedir) Yüzbaşı Mustafa Bey’in üzerindeki yönlendirici etkisi daha da önem kazanır.

Selanik Askeri Rüştiyesi’nde Mustafa Kemal’e özel ilgi gösteren öğretmenlerinden birisi de, Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey’dir. Atatürk, 22 Eylül 1924’te Samsun’da öğretmenlerin verdiği bir çayda Nakiyüddin Bey’le karşılaşmış ve onun hakkında şunları söylemiştir: “...Bununla beraber hatırlamak gerekir ki, gerçek ve fedakar öğretmenler, eğitimciler eksik değildi. Onların bize verdikleri feyiz elbette esersiz kalmamıştır. Şimdi burada bir yüce kişiye rastladım. O, benim Rüştiye birinci sınıfında öğretmenim idi. Bana henüz ilk bilgileri öğretirken gelecek için ilk fikirleri de vermişti. Demek istiyorum ki, ilk ilham ana baba kucağından sonra okuldaki eğitimcinin dilinden, vicdanından, terbiyesinden alınır...” Selanik Askeri Rüştiyesi’nde 1908’e kadar yirmi yıl Fransızca öğretmenliği yapan Nakiyüddin Bey, genç M. Kemal’e bir taraftan geleceğe ilişkin fikirler verirken bir taraftan da, “sen bu Fransızcanın peşini bırakma” öğüdünde bulunmuştur. Sonradan Mustafa Kemal’in Şam’da kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin Selanik Şubesinin kuruluşunda, 31 Mart hadisesinin bastırılmasında öğrencisi M. Kemal ile birlikte çalışan Nakiyüddin Bey, Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün isteği ile milletvekili adayı gösterilmiş ve üç dönem milletvekili de seçilmiştir.

Hayatının sonuna kadar yanından ayrılmayacak olan Nuri (Conker), Salih (Bozok) ve Fuat (Bulca) ile arkadaşlıklarının da geliştiği Selanik Askeri Rüştiyesi’nde genç Mustafa Kemal, sadece okul çalışmalarıyla da yetinmemiştir. Onun bilgisini genişletmek, kültür seviyesini yükseltmek için o günün şartları içinde, çevresinde çıkan yayımları takip ettiği, yarışmalara katıldığı da görülmektedir. O tarihlerde Selanik’te ileri fikirli birkaç öğretmen ve yazar “Çocuklara Rehber” isimli haftalık bir dergi çıkarmaktadırlar. Arı Türkçe davasının öncülerinden olan bu derginin bir çok sayılarında fen ve matematik konularında yapılan yarışmaları başaranların başında Askeri Rüştiye son sınıf öğrencilerinden Mustafa Kemal ismi görülmektedir. Bu onun, geniş kültürünün ve sonsuz okumak ve öğrenmek aşkının, daha çocuk denebilecek yaşlarda dahi var olduğunu göstermektedir. Sonradan Türk dilini öz benliğine kavuşturmak için yaptığı çalışmaların ilhamını ilk defa bu dergideki yazılardan almış olabileceği düşünülebilir.
 
  Bugün 7 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol